1 Temmuz 2008 Salı

Madem yok sayıyorlar, yok olalım..!


Gazete`de bir köşe yazarının işaret etmesiyle dikkatimi çekti ve okudum Nihat Nasır`ın "Buyrun memleket sizin olsun!" yazısını. Gerçekten de harika...

"Madem bizi yok sayıyorlar, öyleyse bir günlüğüne de olsa gerçekten yok olalım" diyor. Ağırlığımız sadece nüfuza sınırlı! Oysa bu gidişata DUR demeli; diyemiyorsak yok saydıkları bu milltimize yokluğumuzla ne kadar muhtaç olduklarını gösterelim!

99% müslüman olan bir ülke de, 1% olanların hazmedemediği için müslümanlar sindiriliyor. O halde o 1% olanlar kalkındırsın bakalım ülkeyi...

Yazısından bir özet...


Gelin, mızıkçılık edip ‘biz bu oyunu oynamıyoruz’ diyelim.
Gelin, ‘kim hangi rolü üstleniyorsa üstlensin ama biz figüran değil, esas oğlanız’ diyelim.
Gelin, bizleri hiçbir şeyden anlamaz sanan statükoyu fena halde yanıltıp onları sobeleyelim…
Gelin, ‘güzel ve yalnız’ ülkemizin huzurunu sabote edenleri çırak çıkaralım…
Gelin, ‘Damoklesin Kılıcını’ bir güzel paketleyip geldiği adrese geri gönderelim…
Gelin, bir daha hiç vermemek için bir günlüğüne; ‘buyurun memleket sizin olsun’ diyelim…
Bir günlüğüne…
Şimdiye kadar denenmemiş bir eylem…
Bağırmak çağırmak yok!
Kırmak dökmek, hiç yok…
Üstelik bu özelliğinden ötürü, karanlık odakların tertipleyeceği provokasyonlarla manipüle edilme riski sıfır…
Yani dibine kadar ‘barışçı’ bir eylem!...
Buna bir tür, ‘sessiz çığlık’ da diyebiliriz.

Ensesinde inşa edilen boza fabrikasına; ‘yetti artık!’ diye itiraz eden herkesi, bu eylemin oluşumuna katkı vermeye davet ediyorum.
Yarın, güzel bir gün olabilir…


Belki de böyle bir "gövde gösterisine" ihtiyacımız var, ne dersiniz?